-Neden böyle oluyor M.?
-Nerede onlar?
-Kimler?
-O zürafalar işte, uyuduğun bütün zürafalar, bir zürafayı
uyuyabildiğin zamanlar.
- 1989’da.
-
Yürüdüğü kentlerden değil Ankara. 2011 diye bir yıl yok.
2011 diye bir yıl var. Bu yılda kış Mayıs’ta başlamış. Bir şey değil aslında.
Yalan bunlar. Unutmak falan değil. Yalan bunlar. Sadece eksik durumlara
alışabilme fikri. Normalde dışarıdan baksan “e çirkin bu” ya da “klişe bu”
diyeceğin şey. Başka biriyle saçma ve aptalca olanın bir başkasıyla çok acayip
ve duygusal olması ne komik değil mi M.? Komiğe gülünebilse gülerdik.
Ağlanabilen şeyler tuhaf. Durup bir miktar su akıtıyorsun. Bu totalde litreleri
buluyor. Biz buna sebep ararız da bir türlü yapamayız güzelim M.
Sevgili M. eğer kalsaydın bugün 22 yaşına basacaktın. Ben
seni beş yıl önce başlayan bir Şubat’ta görmüştüm. Saçların vardı, oluyordu. 17
yaşında biri neyden bahsedebilir ki? Sen de işte onlardan bahsediyordun. Ama
bilhassa Tezer Özlü falan diyordun sonra da Nilgün Marmara. “Al işte çattık
yine.” durumuydun sen. Sadece bu yüzden aşağılık olabilseydim keşke. Ama
sadece bu yüzden değil.
Seni anlamam ya da hak vermem mümkün. Bunlar aslında
dünyanın en aşağılık şeyleri. Hak vermek nasıl bir kolaycılık. Senin hayata
katılma oranın sıfırdı. Dünyaya bulaşma oranın sıfır. O gün geçiştirmek yerine
Fassbinder’den bahsetmek isterdim sana. Bak bu filmler derdim, işte bu
filmlerde gördüklerin için bile kalabilirsin. Ama biz Placebo konuşmuştuk. Senin
ağladığın bir şarkı vardı. Placebo’lu şarkı vardı. Unutmadım vardı. Keşke demek
de saçma M. Bu kış çok önce başladı. Ama en basitinden gider Tyrannosaur
izlerdik. Kar yağmadı sevgili M. Bir kış boyu uyanmak sana koymazdı. Bana
olanlar yalan zaten. Sen olanları çoktan bırakmıştın. Ben de yorganların
altından çıkamadım. Kış bitti bazılarına. Kış bitti bir yerlerde. Ama bu Şubat
nasıl olsa birkaç yıl sürer.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder